Eski Masallar, Yeni Milyonlar: Sinema Neden Sürekli Kendini Tekrar Ediyor?
UC San Diego’dan Andrew deWaard’a göre medya dünyası, hedge fonları ve özel sermaye şirketlerinin yönlendirdiği türev içeriklerle dolup taşıyor. Bu durum, kültürel çeşitliliği tehdit ediyor.
2025’in Gişe Listesi: Geçmişin Gölgeleri
2025’in en çok izlenen üç filmi: “Lilo ve Stitch”, “Pamuk Prenses” ve “Süpermen”. Tanıdık geliyor değil mi? Çünkü bu filmlerin ilki 2002’de, ikincisi 1937’de, üçüncüsü ise 1978’de sinema tarihine adım atmıştı. Aradan geçen onlarca yıla rağmen, bu karakterler yeniden beyazperdede ve yeniden milyonlarca dolar kazandırıyor.
Bu durum sadece nostaljiyle açıklanabilir mi?
Yoksa perde arkasında daha derin, daha sistematik bir dönüşüm mü var?
UC San Diego Sosyal Bilimler Fakültesi’nde iletişim doçenti olan Andrew deWaard’a göre cevap net: Bu bir tesadüf değil, finansal bir strateji. deWaard, “Türev Medya: Wall Street Kültürü Nasıl Yıkıyor” adlı yeni kitabında, medya dünyasının giderek daha fazla finansal aktörlerin kontrolüne girdiğini ve bu durumun kültürel üretimi kökten değiştirdiğini savunuyor.
Türev Medya: Risk Sermayesinden Masal Diyarı
deWaard ve meslektaşı Shawna Kidman, UC San Diego’daki MACRO Laboratuvarı’nda medya sahipliği üzerine veri topluyor. Elde ettikleri bulgulara göre, medya endüstrisi son 30 yılda büyük ölçüde konsolide oldu. Bugün, müzik teliflerinin çoğu üç büyük plak şirketinin elinde. Film ve dizi üretimi ise dört-beş büyük stüdyoya sıkışmış durumda. Dağıtım kanallarıysa üç büyük teknoloji şirketinin kontrolünde.
Bu yapı, yaratıcı riskin yerini finansal güvenliğe bırakıyor. deWaard’a göre, “Yeniden yapımlar, devam filmleri ve türev içerikler, yatırımcılar için daha az riskli ve daha kârlı. Bu yüzden orijinal fikirler yerine, tanıdık karakterler ve evrenler tercih ediliyor.”
“Lilo ve Stitch”in 2025 versiyonu, 2002’deki animasyonun canlı aksiyon uyarlaması. “Pamuk Prenses” ise Disney’in 1937 tarihli ilk uzun metrajlı animasyonunun modern bir feminist yorumu. “Süpermen” ise 1978’deki klasik filmin daha karanlık ve politik bir yeniden anlatımı. Hepsi de devasa bütçelerle çekildi, agresif pazarlama kampanyalarıyla desteklendi ve milyar dolarlık gişe gelirleri elde etti.
Kültür Tüketim Değil, Topluluk Olmalı
deWaard, bu durumu sadece ekonomik değil, kültürel bir kriz olarak da görüyor. “Seyircilerin aynı hikâyeleri tekrar tekrar izlemek istediği söylenir. Ama bu, seyircinin değil, yatırımcının tercihidir,” diyor. “Çünkü birkaç büyük filmden para kazanmak, çeşitli içerikler üretmekten daha kolaydır. Ancak bu, kültürel canlılığımızı tehdit eder.”
Yine de umutlu. “Her ‘Parazit’ Oscar kazandığında, her ‘Kapan’ fenomen olduğunda, izleyicilerin yeni hikâyelere aç olduğunu görüyoruz. Yaratıcı insanlar da bu hikâyeleri üretmeye devam edecek.”
Öğrencilerine ise şu tavsiyeyi veriyor: “Zamanınızı hangi medyayla geçireceğinizi bir algoritmanın seçmesine izin vermeyin. Proaktif olun. Kültür tüketim değil, topluluk ve paylaşılan anlam yaratımıdır.”
deWaard’ın araştırmaları, Yankelovich Sosyal Bilimler Araştırma Merkezi ve Kaliforniya Üniversitesi Beşeri Bilimler Araştırma Enstitüsü tarafından destekleniyor.
Daha fazla bilgi için UC San Diego’daki MACRO Lab’ın verilerine göz atmak mümkün:
Yorumlar